Arıza Diası

Hayatı nasıl karşılarsak, hayat bize onlarla gelir.

Küçüğüm. Bir resim beni çok mutlu ediyor sıkıldığım anlarda. Ya da hayal kurma aracım o benim. Ne zaman istediğim bir şey olmasa, ne zaman istediğim izine ret cevabı alsam koşuyorum odama, o fotoğrafı alıyorum elime.

Fotoğraf, soğuk bir kış gününde çekilmiş. Uzun uzun bakıyorum. Bir süre sonra, gerçekliğin soğukluğundan hayalin sıcaklığına bırakıyorum kendimi, baktığımın karlı bir resim olmasına inatla.
Kar yeni başlamış, fotoğraftan öyle anlaşılıyor, tam tutmamış daha yeşil çimenlerle kaplı gepgeniş ova. Karşı tepelerdeki beyazlık elle çizilmiş gibi, küçük küçük kondurulmuş tepelerin üzerine. Benim hayallerimin sarayı ise en sevdiğim rengiyle ve tüm haşmetiyle diğer tepenin üzerinde. Büyüklüğü değil aslında haşmetli gösteren, ölçüleri ya da yeri değil… Yalnızlığı! O yalnızlığın hüznü, gücünü oluşturuyor bir nevi. Yalnız kalpler gibi! Yalnız kalpler gibi, soğuk değil hem de o karlı kış gününe rağmen. Sarı ve kahverenginin tonlarını severim çocukluğumdan bu yana bu resim nedeniyle. İlk yapıldığında canlı bir kahverenginin yaşanmışlıklarla dönüştüğü o soluk sarıyı severim daha çok aslında. Bulutlara hayranımdır, yine bu fotoğraftaki her girintisini ezberlediğim o istediğini hayal ettirebilen yumaklar sebebiyle. Sadece bu kadar bu fotoğrafa baktığınızda gördükleriniz; bulutlar, karşılıklı iki dağ, ön tarafta hayal sarayım, ileride üzeri kar tutmuş dağlar, arada yeşil geniş bir ova ve bu ovanın hafif solunda bir köyün evlerinin hayal meyal çatıları… Ama ya hayal ettirdikleri..!

Koca bir çocukluk kadar.

Biz çok taşındık ben küçükken. Bir kaç yer değiştirme sonrasında, taşındığımız yeni evin odasının duvarında yoktu artık o resim. Taşınırken kaybolmuştu. Üzülmüştüm. Aklımda, hayalimde kaldı bir süre daha. Sonra sonra yerine başka resimleri koymaya başladım ya da mekanları, gerçekliklerden hayallerime kaçmak için. Resimdeki detayları unutuyordum yavaş yavaş. Resmi unutuyordum. Ta ki bir akşam, yemek sonrası oturup izlediğimiz televizyonda program kesilip de Necefli Maşrapa yerine onu görene kadar! Olduğum yere mıhlanmış gibi kaldım. Benim sarayım, içinde yalnız başına dolaşan bir prenses olarak kendimi hayal ettiğim sarayım…bir başka fotoğrafıyla! İnanılmazdı! Birisi benim üzülmemem için mi yapıyordu bunu? Çok mutlu olmuştum. Babama sorduğumu hatırlıyorum o an, “ baba, bu saray nerede, gidip görebilir miyiz?”. “Dünyanın bir ucu kızım, hayatta gidemeyiz oralara!” Dünyanın bir ucunda, düşlerimin sisler içindeki sarayı…

İshak Paşa Sarayı.

TRT çocukluğumun tek kanalı. TRT ile büyüdüm ve bir dönemin ünlü arıza diaları ile. Necefli Maşrapayı hatırlar benim yaşımdakiler. Ya İshak Paşa Sarayı diasını..? Maşrapa kadar çok gösterilmezdi o. Sonra dönem değişti; TRT’de arıza kalmadı, TRT’nin hayatımızdaki önemi kalmadı, ben büyüdüm, hayallerimin çocuksuluğu kalmadı.

29003526_10156333615347249_427983163_nYıllar yıllar geçti. İşimin gereği bir görev ile Kars’a gittim. Ve Ağrı’ya geçecektik. Doğu Beyazıt çok yakındı hem de çokkk… Dünyanın o, bir ucundaydım işte. Tüm ekibe anlattım benim için önemini. Zordu oraya gitmek. Zorluk mesafede değildi. Çatışmalar olabilir, başımıza bir şeyler gelebilirdi, gelebilirmiş. Hiç gözümde yoktu, ne zorluğu, ne mesafesi, ne çatışması… Elimi uzatsam tutacağım çocukluk hayalim. Hayatın verdiği bu armağanı nasıl geri çevirebilirdim. Gittik. Gittim. Gördüm. İnanamadım. Kalbim mutluluktan genişlemiş, ruhum benden ayrı dolaşıyordu elimi duvarlarına değdirerek yürürken. Çok mutlu olmuştum bu yeterdi bana. Teşekkür ettim, gerçekleşen hayalim için bulutlara. Teşekkür ettim, taşa, toprağa, dağa, çimene, hayatın bana sunduğu tüm güzelliklere…

Ve bu buluşmadan bir yıl sonra bir teşekkürüm daha olacaktı.

Hayat, sizi herkesle, her şeyle buluşturuyormuş aslında, farkına varsanız da varmasanız da.
Çok yakın bir zamanda, Facebook gruplarının birinde, eski günler üzerine bir paylaşım ve o paylaşıma yapılan yorumlardan biri; “TRT o dönem benden arıza diası olarak gösterilecek fotoğraf istemişti, ben de Necefli Maşrapa ile İshak Paşa Sarayı resimlerini göndermiştim. O dönem pullar için bu görselleri kullanacaktık” cümleleri karşıma çıktı. İnanamadım yine. Benim “inanamadım” sözcüğümde iki duygu vardır; şaşkınlık ve mutluluk. Çoğunlukla da mutluluk ağır basar, ifade etmek istediğim duygu olarak, tanıyanlar bilir. Evet inanamadım. Hemen yazdım, bu dianın benim için önemini. Çok mutlu oldu o kişi, yılların deneyimi içinde hatırladığı bu anının, bu paylaşımın bana ulaşmasından. Hem de benim kadar mutlu oldu ortak noktamızın bu fotoğraf olmasından. TRT’nin PTT’den arızalarda kullanılmak üzere, görsel için istekte bulunduğunu, seçen kişinin kendisi olduğunu ve yıllar sonra benden duyduğu bu hikaye ile teşekkürün, kendisine, o dönemde hissetmediği bir mutluluğu tattırdığını yazdı. Teşekkür ettim kucaklar dolusu.

Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim hayat sana, hep benden yana olduğun için.

Arıza Diası” için 7 yorum

  1. Sevgili Burçak,öncelikle hoş geldin ve teşekkürler dimağımıza kısada olsa nefes aldırdığın için umarım bir daha bu kadar ara olmaz.Burçak aynı jenerasyon olduğumuz için çok iyi hatırlıyorum yazdıklarını .Yakın zamanda tv de bir programda izlemiştim, yazar doğulmaz sonradan olunur diye yazar adaylarına seslenen bir yaşlı çınardan ,sanırım hızla ilerliyorsun,her şeyden beslenmeye başlamışsın çocukluğun ,hayallerin, çevrenden ve yaşam koçluğundan bile esintiler var bu yazının içinde, o fotoğrafı çok iyi hatırlıyorum ama senin kadar anlatamam, sen çok iyi tasvir etmişsin keşke yıllar sonra gittiğinde ishak paşa sarayını o fotoğrafda anlatmış olduğun dağları ,sarayı ve çevresini çıplak gözle nasıl bulduğunu da fotoğrafla kıyaslasaydın daha ilginç olurdu yazın ama sen bunu yapmadıysan bir bildiğin vardır yine. Çocukluğun,gençliğin ve şu andaki zaman geçişlerin yine yumuşak ve bağlamlı olmuş ,yazının başlığı harika, içerikle çok uyumlu yazılarında çoğu zaman kendi çocukluğumu, gençliğimi de buluyorum bu beni ekstra mutlu ediyor yazını ve düşünceni daha iyi ifade edebilmen için bazı cümlelerine bayıldım örnek olarak hayranlığını ifade ettiğin ;fotoğraf kaybolduğu zaman başka resimler koydum gerçekliklerden hayallerime kaçmak için,bu cümle fotoğrafın seni ne denli etki altına aldığının ve yazının ana konusunun bu fotoğraf olduğunu ifade eden bir cümle olmuş,hikayen yere ,zamana göre oldukça güzel düzenlenmiş neden ve sonuç iilişkisini gayet güzel vermişsin buda yazının dağılmadan bütünlüğünü oluşturmuş.Burçak beynine,ruhuna ,kalemine sağlık bizleri bir daha lütfen bu adar bekletme, kalemindede mürekkep hiç bitmesin….

    Liked by 1 kişi

  2. Teşekkür ederim arkadaşım. Bugün gördüğüm gerçekliği anlatmak yazının başka bir yönü ve Erhan’ın bakışı. Maalesef aynı gördüm, o manzarada çocukluğumu gördüm. Ben hala hayallerin içindeydim.
    Benden gerçeklik beklememelisiniz, arkadaşlarım bile beklemediler o zor şartlarda gitmemize rağmen.
    Baştan bu yana düştüğüm karamsarlıklardan çıkartıp beni tekrar motive ettiğin için teşekkür ederim. Nerede yazmakla ilgili bir bilgi bulsan bana ulaştırdığın için teşekkür ederim. Herkes için, kendim için bile yazmayı bıraksam sana borçlarımı ödemek için yazacağım. Benden çok çaban var.
    Sağ olasın.

    Liked by 1 kişi

    1. Burçak, bizler arkadaşların ve dostların olarak çorbada tuzumuz varsa ne mutlu bize, dostlarım yaptıkları her şeyde benide temsil eder, sen ne kadar başarılı olursan bizde o kadar başarılı oluruz ,sevgiyle kal….

      Liked by 1 kişi

  3. Burçak Hanım merhaba,

    Uzun aradan sonra bu platformda yeniden bir yazı kaleme almanıza çok sevindim.
    Güzel bir hikaye. Hayat sürprizlerle dolu, acı ve tatlısıyla. Bu bilinmezliği ve türlü olasılıklara açık oluşu bile her yeni gün için heyecan duymamıza haklı bir sebep.
    Çok merak ettiğim bir yer İshak Paşa Sarayı. Hep uzak gelir gerçi o topraklar. Umarım bir gün ziyaret edebilirim.
    Hoşgeldiniz tekrar, tebrikler, sevgiler 🙂

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Onur, yarışmaya katılmak, hazırlıkları ve sonucun heyecanlı bekleyişi ile elimi kolumu bağladı. Benim asıl yerim burasıyken başka yerlerde de uğraşlara girişmiştim. Şimdi buradayım. Teşekkürler

      Beğen

  4. Burçak hanımefendi,uzun bir aradan sonra sizi tekrar sayfanızda görmek gerçekten güzel umarım bir daha bu kadar ayrılık olmaz ,bende sizin gibi o arıza dialarını gayet iyi hatırlıyorum hatta öyleki siyah beyaz bir türk filmi izlerken yada maç izlerken arada yayın kesilip o geldiği zaman sevinç kaynağı olurdu çünkü arıza diası çıktığı zaman tamam arıza büyük değil düzeltilebilecek der umutlanırdık eğerki yayın birden karlanırsa tamam arıza çok büyük derdik halk olarak kendimizce kıstaslar yaratmıştık ama bazen de çok nadirde olsa günlerçe sürerdi , arıza çünkü ertesi gün kontrol ettiğimde nadirde olsa ekranda tekrar çıkardı ,hayal meyal hatırlıyorum ishak paşa sarayı çok çıkınca tv de ,evdeki hayat ansiklopedisinden araştırdığımı hatırlıyorum yani hepimizin o kuşağın ishak paşa sarayıyla kısada olsa anısı vardır herhalde, neçefli maşrapa çıkınca da hep ben bu herhalde topkapı müzesinde derdim .ama en güzeli çocukluğunuza kazınmış bu anıyı yıllar sonra sarayın yanına gidip canlı görmeniz ve o dönemdeki yaşınıza ,hissettiklerinize dönmeniz olmalı ,güzel geçmişinizi hatırlatan bir anı yazısı olmuş , ellerinize sağlık bizlerde sayenizde o döneme gittik başarılar diliyorum…

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Muzaffer Bey.,
      Ben de mutluyum tekrar bu alana yoğunlaşmaktan. İnsanlarla ilişkilerimde fark ediyorum ki en iyisi yazmak, kendim kalabilmek için. Ortak bir geçmişe sahibiz, bu durum beni mutlu ediyor…bir de sizin yorumlarınız. İyi ki varsınız. Teşekkürlerimle

      Beğen

Muzaffer için bir cevap yazın Cevabı iptal et